Ismail özden[attachment=0]ismail_ozden_5.jpg[/attachment]Anasının söylemiyle, 1950 yılının son ayına isabet eden karakış zamanı yani aralık ayında dünyaya gelir; Erzincan’ın Gözeler köyünde, beş nüfuslu bir ailenin ikinci çocuğu olarak…

Ekip biçerek ve de hayvancılıkla nafakalarını kazanırlar her Anadolulu aile gibi… Daha sonra aile onu diğer büyüklerinin yanında bırakarak şehre göçer, küçük yaşlarda gelen bu ağır sorumluluk ve yalnızlık onun okula gitme imkanını maalesef ki yok etmiştir…

Bu esnada dedesinin sazıyla gizli gizli çocukça yarenlik eder, büyüdükçe merakı artar hiç eksilmeden…

Delikanlılık çağları gelip çatmıştır, köyün şehre yakın oluşu, asıl ailesinin şehirde yaşaması onun bu sebeple oraya olan ilgisini arttırmış, bu arada merkezdeki müzikle alakalı her yeri araştırmış, öğrenmiştir. Kumaş dedenin dükkanından parası çok sonra ödenen borca bir saz alınır kendisine, sanki dünya kucağına konmuş gibi olur…

Davut Sulari Aşık Daimi, Beyhani gibi ustalarla da burada tanışır, bilişir, onun için önemli bir avantajdır. Bu ustaların bu toprakta yaşaması, buralı olması, belki de onun saza, söze olan bu muhabbeti, sevgisi bu bölgenin tabiatından, doğasından gelmektedir kim bilir… tabi hikaye uzun, günler aylar derken artık askerlik vakti gelir çatar. Manisa–Batıkışla hem acemi hem de usta askerliğine mekan olur 20 ay boyunca.(1973-1975)

Memlekete dönüş, ardından geçim gailesi onu gurbet ele atar. 1978 sonbaharında iki çocukla İstanbul’a gelir…

Gündüz serbest olarak, gece de düğün salonlarında sahneye çıkıp türkü söyleyerek para kazanır.

Saz çalma merakı, isteği onu ara sıra yeni türkü besteleme, söz yazma düşüncesini cesaretlendirir, deneme niteliğinde eserler üretmeye başlar. Artık İstanbul piyasasında kedini hissettirmeye, göstermeye yüz tutmuştur. Yaptığı eserler o sıralarda popüler sanatçılar tarafından okunur. ( GÜLER DUMAN )

İlk ciddi albüm yaptığını ‘YA DOST’ adıyla Özlem Plaktan çıkarır. Müzik piyasasının istikrarsızlığı, tutarsızlığı onu bu işten bir müddet soğutur, uzunca bir müddet küser, köşesine çekilir.

Bu kaçış 1992 yılına değin gider. Aynı yıl İsmail Özden- Yüksel Yıldız-Servet Sarak üçlüsü halinde ‘KIRKLARIN CEMİ’ adıyla Şah Plak etiketiyle piyasaya çıkar. Yapımın yoğun ilgi görmesi aynı yıl içinde aynı üçlünün “ MUHABBEDTE BİZDE VARIZ” isimli albüme neden olur. Yapımcı firma yine Şah Plak.

Ardında, gelen üç sessiz yıl. Sessiz günler aslında patlamaya hazır bir bomba gibi içten içe yana yana geçer.

“DOSTUN DERGAHI” ASM adlı firmadan çıkar 1995’ de. O yapımda “Yol Ver Dağlar” adlı eser okunmuştur ama yapımcı firmanın o yapımı deyim yerindeyse ‘raf altına’ indirmesi, piyasaya çıktığı halde kimsenin haberdar olmamasına neden olur.

1997 yılında İSMAİL ÖZDEN, ERDAL ERZİNCAN, TOLGA SAĞ üçlüsü yine ASM şirketiyle “TÜRKÜLER SEVDAMIZ” adlı albümü piyasaya sürer. Hiçbir zaman gerçek tirajı ortaya konmayan büyük bir patlama yapar çalışma. Şimdilerde bile çoğu insan, arşiv kalitesinde olduğunu düşünüp evinde gelecek kuşağa sakladı, kültür mirası olarak sandıklara kilitledi.

Daha sonra bu üçlü devam edemedi sanat birlikteliğine, maalesef İsmail Özden başka okyanuslara yelken açarak yoluna devam eder.”Kral ölünce kralistan yıkılmaz” der bir atasözümüz.

1998 yılı “GÖNÜL EZGİLERİMİZ 1” İsmail Özden, Servet Sarak, Atilla Meriç üçlüsü, yine aynı yıl “HAYDAR AĞA” İsmail Özden solo, albümleri İBER MÜZİK imzasıyla çıkar.

1999 yılı, “GÖNÜL EZGİLERİMİZ 2” kadro aynı, (İsmail Özden, Servet Sarak, Atilla Meriç) İBER MÜZİK.

2000 yılı biraz daha hareketli. Önce “DÜŞTEN SEVDAYA” (İsmail Özden, Atilla Meriç ), hemen arkasından Cumali solo yapımı, yapımcı etiketi İBER MÜZİK.

2002 yılı yine ortak yapım “GÖNÜL EZGİLERİMİZ 3” (İsmail Özden, Erensoy Akaya, Özcan Türe) firma aynı.

2003 yılı sonbaharında solo albüm “GÜZEL BİR BAHÇE”

Maraton devam ediyor. Sağ olundukça sürecek bu koşu. Elbette her canlı, her fani gibi bir son uçta nihayet bulacak. O zamana değin ozan sazıyla dertleşecek, dilleşecek, söyleşecek, sitemini, neşesini, kederini pay edecek.

Şimdi ve yakın gelecekte ozan, hepinize sağlık, esenlik, huzur diliyor. Gelecek nesilden bir isteği, ricası var naçizane.

Benim, bizlerin taşıdığı bu bağlamayı, yukarıda anlattığım tüm olumsuzluklara, eksikliklere rağmen yere bırakmayın, sahip çıkın. Bu bizim kültürümüz, mirasımız. Bu bayrak yere düşmemeli. Tüm yüreği türkülere yanık, türkü sevdalısı gönüllere.

Dost selamı, dost sevgisi benden. Hoş kalın, hoşça kalın.
alinti iber muzik