Bitte geben Sie einen Grund für die Verwarnung an
Der Grund erscheint unter dem Beitrag.Bei einer weiteren Verwarnung wird das Mitglied automatisch gesperrt.
Galatasarayin degerlerini satan baskan

Galatasaray değerlerini satan Başkan..
Yazar Administrator
Perşembe, 05 Temmuz 2007
Geçen hafta bir kokteyl davetiyesi aldım.. Adres yerinde şu yazıyordu.. "Suada (Eski Galatasaray Adası)"
Galatasaray'ın anıtsal değerlerinden, başka hiçbir kulüpte benzeri olmayan adası, ne zamandır ad değiştirdi.. Önünden "Galatasaray" lafını attı, "Su" koydu söyler misiniz?. Ne demektir, "Eski Galatasaray Adası?.."
Bunu yapan Özhan Canaydın'dır. Kişisel beceriksizlik ve başarısızlıkları ile Galatasaray'ı sürüklediği ekonomik çöküntü, Özhan Canaydın'ı Galatasaray'ın değerlerini satmaya yöneltti..
Galatasaray Adası'nın, adına bile sahip çıkılmadan uzun süre ile kiralanması bunlardan biri..
Ali Sami Yen'deki haklardan tümüyle vazgeçilmesi ise tam bir skandal.. Utanç..
Özhan Canaydın, bu ülkenin maddi, manevi en değerli stadından Galatasaray'ı çekti.. Çünkü her şey gibi stad işini de yüzüne gözüne bulaştırdı.
Canaydın, Ali Sami Yen'i Fener Stadı'na benzer bir düzen içinde yenilemeyi beceremedi.
Bunun için hazırladığı tasarı, Galatasaray'ı nerdeyse dolandırıcı durumuna düşürüp işlemden kaldırıldı.
Canaydın, stadın yenilenme projesi ile Amerikan Eximbank'a başvurdu. 100 milyon dolar kredi istedi. Bankanın yanıtı tokat gibiydi..
"Bu proje 50 milyon dolarlık. O zaman niye 100 istiyorsunuz. Üstelik araya, uluslararası bankacılık piyasasında karanlık bir ismi sokuyorsunuz?. Size kredi veremeyiz."
Canaydın, kulübü karanlık birinin peşine takmış, ona 10 milyon dolar komisyon vererek, 90 milyon doları bankaya koyacağını sanmıştı. 50 milyonla stadı yenileyecek, 40 milyonla da, taraftara durmadan vaad ettiği yıldız transferleri gerçekleştirip popülizm yapacaktı. Yüzüne gözüne bulaştırdı.
Alp Yalman, bir İtalyan bankasından çok uygun koşullarda 60 milyon dolar bulmuştu. Alp'i kendisine hala rakip gördüğü için hem de "Alp, oğluna komisyon sağlamak için bu işe soyundu. İzin veremezdim" dedikodusu çıkarıp, üzerinde bile durmadı.
Ünal Aysal, "Ali Sami Yen'i ben kulüpten tek kuruş almadan yaparım. 15 sene işletirim. İşlettiğim her yıl da kulübe 10 milyon dolar veririm" dedi. O sırada Ali Sami Yen, yılda 4-5 milyon dolar gelir sağlıyordu. Özhan "Ünal prim yapar" diye bu teklifi de uyuttu.
Bu sırada Mustafa Sarıgül, bugün Özhan'ın sahiplendiği Seyrantepe projesi ile geldi.
Seyrantepe'ye modern bir stad ve spor kompleksi, ayrıca Galatasaray'a devamlı gelir sağlayacak rant tesisleri yapılacaktı. Ali Sami Yen arazisi ise, Galatasaray'a yılda 50 milyon dolar civarında gelir sağlayacak bir kültür, sanat ve dinlenme tesisine dönüştürülüp, gene Galatasaray'da kalacaktı. Bütün bu işler gene Galatasaray için maliyetsiz gerçekleştirilecekti. İşleri yapacak firma dahi hazırdı.
Özhan Canaydın, bu defa da "Mustafa Sarıgül prim yapar" diyerek bu projeyi de sümenaltı etti ve gene dedikodu çıkardı.. "Sarıgül, projeyi gerçekleştiren inşaat şirketi ile ortak. Kendisine pay çıkaracak.."
(Bu arada bir açıklama yapmam gerek. "Dedikodu" diye yazdığım bu sözleri başkan Canaydın, Rahmetli Orhan'ın evindeki görüşmemizde bizzat bana da söyledi. Birinci elden naklediyorum, yani..)
Ali Sami Yen'i yapamayan Canaydın, Seyrantepe'ye sahiplendi ama onu da yüzüne gözüne bulaştırdı. Kendisine pay çıkarmak için Refik Arkan'a yaptırdığı zamansız açıklamalar yüzünden pişmiş aşa su katıldı. Orijinal Seyrantepe'nin Galatasaray'a nasıl bir maddi güç sağlayacağını gören Aziz Yıldırım devreye girip müdahale etti ve Ankara'da projeyi kuşa döndürdü.
Sadece stattan ibaret bu yeni projenin ne Galatasaray, ne de inşaatı kulüpten para almadan yüklenecek şirkete hayrı kalmadı.
Özhan'da da para yoktu. O zaman stadı kim yapacaktı?.
Özhan Canaydın son bir hamle ile TOKİ'ye sarıldı..
"Sana Ali Sami Yen'deki tüm haklarımı vereyim. Ne olur bana Seyrantepe Stadını yap" dedi..
Türkiye'nin en değerli arazisi Ali Sami Yen, işini biraz bilen bir başkanın çok rahat çözüm bulacağı Seyrantepe için karşılıksız bir rüşvet gibi verildi.
İşin özeti budur.
Özhan Canaydın, Galatasaray'ı sportif olarak da bitirdi. Futbol dışı branşlarda, bu spor dallarının çoğunu Türkiye'ye getiren ve öğreten Galatasaray perişan oldu, küme düşer hale geldi.
Galatasaray yarıştığı tüm spor dallarında Fenerbahçe'nin şamar oğlanı oldu. Fener her dalda Galatasaray'ı yenmeyi olağan hale getirdi.
Canaydın, Galatasaray'ın hiçbir spor dalındaki yarışmasına gidemez hale geldi. Seyircisiz maçlarda dahi ortaya çıkmadı, çıkamadı.
Galatasaray tarihinde böyle bir başkan daha yok.. Olsa zaten Galatasaray bugün olmazdı.
Özhan Canaydın kafası, Galatasaray'ı gelenekleri, görenekleri, değerleri ile bitiriyor. Maddi bitiriyor, manevi bitiriyor. Ali Sami Yen, Ada, Riva gibi değerler dahil, varlıklarını da bitiriyor..
Başta Selahattin Beyazıt, Galatasaray'ın saygın bütün eski başkanlarının bir an önce mesela bir Divan'da toplanıp, çözüm önermeleri gerekiyor.. Hem de çok acil gerekiyor..
Bu çağrıyı Divan Başkanı yapabilir.. Olmadı, bizzat Selahattin Beyazıt yapabilir. Yapmalı..
_________________DÜNYANIN EN HARBI DERBILERI______________
Dünyanın en harbi derbileri
Yazar Administrator
Perşembe, 05 Temmuz 2007
Her derbinin hikâyesi farklı. Kimi etnik, kimi dinî, kimi ideolojik. F.Bahçe-G.Saray derbisi ise iki kıtayı birbirine bağlıyor. İşte birkaç derbi hikâyesi.
Bir şehrin birden fazla takımı olduğunda taraftarın takım tercihini ne belirler? İdeoloji, din, etnik unsurlar, zengin-fakir uçurumu, oturulan muhit, ebeveynin tutumu, takımların bireysel bilince ilk nüfuz ettiklerinde puan sıralamasında ne durumda oldukları ve hatta sevilen bir oyuncunun hangi takımda oynadığı belirleyici olabiliyor. Aynı şehir takımlarının birbirleriyle oynadığı maçlara derbi deniyor. Bu hafta Türkiyenin gündeminde F.Bahçe-G.Saray derbisi var. Ne Avrupa Birliği süreci, ne düşünce özgürlüğü tartışmaları, ne de Başbakanın Papadan kaçışı. 3 Aralıkta oynanacak F.Bahçe-G.Saray derbisi öncesi Alex mi Hakan Şükür mü, Gerets mi Zico mu tartışmaları haftaya mührünü vuracak.
İKİ KITAYI BİRBİRİNE BAĞLAYAN DERBİ
F.Bahçe ile G.Saray arasında 17 Ocak 1909 tarihinde Kadıköyde Papazın Çayırında (Şükrü Saracoğlu Stadının bulunduğu yer) başlayan rekabet bugün dünyanın sayılı derbilerinden biri. Geçtiğimiz yıl footballderbies.com adlı internet sitesinin düzenlediği ankette, bu derbi, dünyanın en büyük derbisi ilan edildi. Abartılı bir sonuçtu bu. Çünkü iyi pazarlanamayan F.Bahçe-G.Saray derbisini ülke dışında izleyen yoktu. Buna rağmen sitenin anketinde F.Bahçe-G.Saray derbisi 8,8 puan alarak İskoçyanın Celtic ve Glasgow Rangers takımlarını ve Arjantin Liginden Boca Juniors ile River Plate mücadelesini bile geride bıraktı.
F.Bahçe-G.Saray derbisi iki ayrı kıtada oynanan tek derbi olarak dikkat çekiyor. Bu derbinin bir başka özelliği de sadece futbolun konuşulduğu bir derbi olması. Oysa dünya liglerinde futbol dışı etkileriyle ön plana çıkan sayısız derbi bulunuyor. Dini, ideolojik, politik ve etnik unsurların öne çıktığı bu rekabetlerde yaşananlar futbolun bir eğlence aracı olmaktan çok öte bir spor dalı olduğunu gözler önüne seriyor.
Bu dosyada F.Bahçe-G.Saray derbilerinin hikâyesinin yanı sıra, din derbisi Celtic-G.Rangers rekabetine, ülke bayrağı kadar kıymetli formaya sahip Barcelonanın Real Madrid ile çekişmesine, zengin ile fakirlerin mücadelesi Boca-River maçlarına, aynı stadyumda yüzyılı aşkın süredir kozlarını paylaşan Milan-İnter rekabetine ve Mısırdaki El-Ehlî-Zamelek derbisine değineceğiz.
F.Bahçe ile G.Saray, Türk sporunun adeta zıt kardeşleri. Yüzyıla yaklaşan rekabet, birçok ilginç olaya sahne oldu. İki takım arasındaki ilk golü Galatasaraylı Emin Bülent Serdaroğlu 17 Ocak 1909 tarihinde takımının 2-0 kazandığı o ilk maçta attı. Galatasaray, ezeli rakibinden ilk 7 maçta gol dahi yemedi. Galatasarayın Fenerbahçeye 4-2 yenildiği maçta Fenerbahçenin ilk golünü Hasan Kamil Sporel attı. İki takım arasındaki maçlarda en az seyirci 17 Kasım 1922deki karşılaşmaya geldi. İttihat Sahasında şiddetli yağmur altında yapılan ve hakem Fethi Tahsin Başaranın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi. 21 Eylül 2003te İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadında yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci izlerken bu rakam rekor olarak tarihe geçti.
İki takım arasındaki 98 yıllık rekabette geride kalan 354 maçta en farklı skorlu maç 12 Şubat 1911 tarihinde oynandı. O maçı G.Saray 7-0 kazandı. Fenerbahçe ise rakibi karşısında şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti Kadıköyde 6 Kasım 2002de yapılan ve 6-0 sonlanan lig maçında elde etti. Bu skor öylesine meşhur oldu ki, 6-0a atıfta bulunan kot pantolonlar bile üretildi. 10 Haziran 1959da Metin Oktayın F.Bahçeye attığı golün ağları delmesi, 1996 yılında Kadıköyde oynanan ve 1-1 biten maçtan sonra dönemin G.Saraylı teknik direktörü İskoç Graeme Sounessın sahanın göbeğine Sarı-Kırmızılı bayrak dikmesi derbi tarihine ait ilginç notlardan.
UNUTULMAZ DOSTLUK ÖRNEĞİ
İki takım arasındaki 98 yıllık rekabette yer yer de olsa futbolcu ve yöneticilerin centilmence davranışları mücadeleye renk kattı. Örneğin 23 Ağustos 1969da futbolumuzun Taçsız Kralı Metin Oktayın jübile maçı bunlardan biriydi. O gün G.Saray ile F.Bahçe İnönü Stadında karşı karşıya gelmişti. Maçta iki takımın sembol isimleri, Metin ile Can Bartu 10 dakika kadar formalarını değiştirdi. Sarı-kırmızılı formayla çalımlar atan Can Bartu ve sarı-lacivertli formayla rakip kaleciyi korkutan Metin Oktay! Bugün ise böylesine bir sahnenin hayali bile olanaksız gibi görünüyor. G.Saray ve F.Bahçeli sporcuların birlikte kiraladıkları evde kaldıkları, beraber ava çıktıkları günler de tarihte kaldı. Son yıllarda ise genelde tatsız olayların yaşandığı derbi maçlarında G.Saray Başkanı Özhan Canaydının davranışı takdire şayandı. Sarı-kırmızılı ekibin 6 Kasım 2002de, Şükrü Saracoğlu Stadında rakibine 6-0lık yenilgiyle tarihî hezimete uğradığı maçta, Canaydının, rakibinin attığı golleri alkışlayarak Fenerbahçeli yöneticileri kutlaması maça damgasını vurdu. Canaydının bu centilmenlik gösterisi kendi camiasından tepkiler alsa da Dünya Fair Play Konseyi (CIFP) tarafından 2002 Dünya Fair Play Ödülüne layık görüldü.
OLD FIRM: KATOLİK-PROTESTAN DERBİSİ
Ezeli rekabette, saha içinde dostluk çizgisinin aşıldığı anlar da oldu. 1934te Taksim Stadında oynanan maçta futbolcular arasında kavga yaşanınca hakem Nuri Bosut maçı tatil etti. Maçtan sonra tam 17 oyuncuya ceza kesilirken, Fenerbahçe kalecisi Hüsamettine ömür boyu spor yasağı verildi.
F.Bahçe-G.Saray derbileri Metin Oktay ile Can Bartunun 10 dakikalığına da olsa formalarını değiştirerek oynadıkları ortamların çok uzağında cereyan ediyor. Günümüzde Kadıköy ve Ali Sami Yende her maç öncesi adeta nefret tohumları ekiliyor. Maçlardan sonra; oynanan futbol değil, hakemler, kartlar, pozisyonlar, taraftarlar arasındaki kavgalar, yöneticilerin birbirleriyle olan sürtüşmeleri konuşuluyor. Medya da tüm bu olumsuzluklardan ekmek yemeye çalışıyor. Satırlar, baltalar, rakip taraftarlara eziyet etmeler ve daha bir sürü olumsuzluk! Bu durum yetkilileri bir ara iki takım arasındaki maçlara seyirci alınmamasına karar vermeye bile itti. Bugün bu derbinin oynandığı stadyumlarda güvenliği 4 ila 6 bin polis sağlıyor. Kısaca dünyada yalnızca futbolu ile öne çıkan derbi günden güne kirleniyor.
İskoçyanın Celtic ve Glasgow Rangers takımları arasındaki derbiye Old Firm deniyor. Bu derbi dinî ve politik yönlerden birbiriyle ayrı iki takımı karşı karşıya getiriyor. Celtic; 1888de Glasgow şehrinin doğusunda İrlanda nüfusunun yoğun olduğu ve Katolik vakıflarına bolca bağış yapılan bölgede kuruldu. Bölgede yer alan İrlandalıların büyük bir çoğunluğu gecekondularda ve kenar mahallelerde yaşıyordu ve yabancı muamelesi gördükleri dönemde çok düşük maaşlara çalışıyorlardı. Bu durum Katoliklerin çoğunluğu İskoç olan Protestanlara nazaran çok daha düşük bir yaşam kalitesi içinde hayatlarını sürdürmesine yol açtı. Bu dönemde büyük bir taraftar desteğini arkasına alan Celtic kısa sürede kendisinden daha iyi durumdaki Rangersın rakibi oldu.
Rangers kadrosunda Katolik oyuncuları uzun bir süre barındırmadı. Çünkü Rangers 1873te bir Presbiteryen (ihtiyarlar meclisi tarafından yönetilen Protestan kilise sistemi) gençlik kulübü olarak kurulmuştu. Oysa Celtic kadrosunda Protestan oyunculara yer veriyordu. Rangers Katolik karşıtı inadından ancak 1989da vazgeçti. O yıl transfer edilen Katolik oyuncu Maurice Johnston, Rangers taraftarları için bütün Katolikler içindeki en kötü insandı. Taraftarlar bu oyuncunun transfer edildiği gün kombine biletlerini yaktı. Johnstonun attığı golü geçerli saymayan Rangersli taraftarlar bile vardı.
Rangers-Celtic maçları futbolcular için her zaman zor oldu. Celticte bir zamanlar sağ bek oynayan Craige söz verelim: Bir kabile gibi yaşayan taraftarlar, bu rekabetin değişmesini istemiyor. Maç günü stada gitmek ve rakiplerinden nefret etmek onlar için çok önemli. Eğer maça seyirci alınmazsa, stat dışında her iki kalenin arkasına geçerek tezahürat yaparlar. Bu maçlar oyuncular için zordur. Çünkü genelde bütün sezon boyunca gösterdiğiniz performans, sadece Old Firm maçlarındaki oyununuza göre değerlendirilir.
ZENGİN VE YOKSULUN SAVAŞI
Arjantinin başkenti Buenos Aireste Boca Juniors taraftarlarından birine ölüm döşeğinde son arzusunun ne olduğu sorulduğunda cevabı şöyleydi: Tabutumu rakip takımın bayrağına sarın. Hayatı boyunca daima River aleyhine tezahürat yapmış olan bu adam rakip takımın bayrağına sarılı olarak gömülmek istiyordu. Son nefesini verirken şunları mırıldandı: Bizimkiler, ötekilerden biri geberdi diye sevinsin.
1993 yılında Boca Juniors rakibi River Platea 2-0 yenildi. Stadın çıkışında Riverli iki taraftar kurşunlanarak öldürüldü. Genç bir Boca taraftarı kendisine uzatılan mikrofona şöyle dedi: Şimdi 2-2 berabereyiz!
İngiliz The Obsever gazetesinin dünyada ölmeden izlenmesi gereken 50 spor olayı arasında ilk sıraya koyduğu derbidir Boca-River derbisi; öteki adıyla El Süperclasico. Arjantinin başkenti Buones Airesin birbirine birkaç kilometre uzaklıktaki iki stadı her yıl maç öncesi ve sonrasıyla unutulmaz olaylara sahne olur.
Boca Juniors 1905, River Plate ise 1901 yılında kuruldu. Bocanın takma adı Los Xeneises. Bu tabir Cenovanın halkı anlamına geliyor. Çünkü Bocayı kuranlar Cenovalı İtalyan göçmenleri. Riverlilere ise Los Millionarios (milyonerler) deniyor. Boca taraftarının River taraftarına taktığı isim gallinas yani tavuktur. Boca taraftarı River taraftarının her şeyden korktuğuna inanır. River taraftarı ise Boca taraftarına los puercos yani domuzlar takma adıyla karşılık verir. Bu sebeplerle derbi aynı zamanda halkın takımı ve milyonerlerin takımı arasındaki mücadele olarak biliniyor. Arjantinin yarısından fazlası bu iki takımdan birinin taraftarı. Bocanın Maradonayı Riverin de Alfredo di Stefanoyu dünya futboluna hediye ettiklerini belirtelim.
AYNI SAHADA YÜZ YILLIK REKABET: MİLAN-İNTER
Dünyanın sayılı derbilerinden biri de iki İtalyan devi İnter ile Milan arasında oynanıyor. Milano şehrinin iki kulübünden Milan 1899 yılında İngiliz Alfred Edwards tarafından kuruldu. İnter ise bir grup Milanlı İtalyan ve İsviçreli taraftar tarafından biraz da Milanla dalga geçmek için İnternazionale (Uluslararası) adıyla kuruldu.
Bu derbiyi birçoğundan ayıran en önemli özellik iki takımın da aynı stadı kullanıyor olması. 85 bin 700 kapasiteli Giuseppe Meazza (San Siro) yıllardır bu derbiye ev sahipliği yapıyor. Giuseppe Meazzanın İnterin gelmiş geçmiş en golcü futbolcusu olduğunu ve kısa bir süre Milanda oynadığını belirtelim. Buna rağmen Milanlı taraftarlar stadyuma daha çok San Siro demeyi tercih ediyor. Milan ve İnter taraftarlarının profili de bir hayli farklı. Milan daha çok işçi ve sendikacı kesimin tuttuğu bir takım. İnter ise Milanonun zengin aristokrat aileleri ve seçkin görünmek isteyen insanların peşinden koştuğu bir kulüp.
Dünyanın sayılı derbilerinden biri de aynı şehirde olmamalarına rağmen Real Madrid ile Barcelona arasında oynanıyor. Bu derbiyi diğerlerinden ayıran en önemli özellik tamamen siyasi husumetler üzerine bina edilmiş olması. İspanyanın mevcut heterojen yapısı birçok özerk bölgeyi içinde barındırıyor. Bu bölgelerden biri de yıllarca merkezî hükümetle çatışma içinde olan Katalonya. Barcelona da bu bölgenin takımı. Barcelona için Devletsiz bir milletin silahsız ordusunun tecessümü veya milletin elçisi gibi ifadeler kullanılıyor. 29 Kasımda kuruluşunun 108inci yılını kutlayacak olan Barça, ilk yıllar Katalonya halkının özgürlük mücadelesinin bir parçası değildi. Halkın kulüp etrafında bütünleşmesi 1925teki bir maçla oldu. O maçta İspanya millî marşı ıslıklanınca stadyum altı aylığına kapatıldı. Bu yasak halkı kulüp etrafında kenetledi. Hatta daha sonraları yasaklanan Katalonya bayrağının yerini Barcelona bayrağı aldı. 40 yıl süren faşist General Franco iktidarında da Barcelonanın en önemli rakibi aynı kenti paylaştığı Espanyol değil, R. Madrid oldu. Çünkü R. Madrid merkezî iktidarın takımıydı. Üstelik Franco, Realin kadrosunu ezbere biliyordu. Halk sokaklarda Francoya tepki gösteremediği için tüm hırsını Realle oynanan her maçta rakip oyunculardan çıkarıyordu. Reale tepki oluşmasının başka bir sebebi de 1960lı yıllarda Barcelonayla sözleşme imzalayan Di Stefanonun ihtilaflı bir sözleşme ile Reale transfer olmasıydı. Kimileri İspanyada demokratik yönetimin Franconun devrildiği 1973te değil, 1974te Barcelonanın başkent Madridde Reali 5-0 yenmesiyle başladığına inanıyor.
İTHAL HAKEMLERİN DERBİSİ: EL-EHLÎ-ZAMELEK
Her kıtada olduğu gibi Afrika kıtasında da büyük derbiler oynanıyor. Bu kıtanın başarılı iki takımı El-Ehlî ve Zamelek. Bu iki ekip de Mısırın başkenti Kahirenin takımları. El-Ehlî 1907, Zamelek ise 1911 yılında kuruldu. İki takım arasındaki derbinin en önemli özelliği maçları ithal hakemlerin yönetmesi. Sonuncusu 1999da olmak üzere bu iki takım arasındaki derbiler 4 kez yarım kaldı.
1999 yılında oynanan derbide Fransız hakem Mark Batta maçın 2. dakikasında Zamelekli Ayman Abdel Azize rakibine arkadan faul yaptığı gerekçesiyle kırmızı kart gösterdi. Zamelekli futbolcular bu kadar erken gelen kırmızı kartın ardından hakemi protesto ederek sahayı terk ettiler. Her seferinde artan olaylar ve atmosfer sebebiyle maçlar artık tarafların stadında değil tarafsız bir saha olan 110 bin kişilik Kahire Uluslararası Stadında oynanıyor.
Bu iki takım arasındaki maçları yönetebilmesi için ülke dışından hakemler getirilmesinin sebebi Mısırlı hakemlerin mutlaka iki takımdan birinin taraftarı olduğuna inanılması. 2001de altı Avrupa federasyonunun derbiye hakem sağlayamamasının ardından derbiyi yönetmek İskoç veteran Kenny Clarka kaldı.
CAF, yani Afrikanın UEFAsı, El-Ehlîyi 2000 senesinde Yüzyılın Takımı ilan etti. El-Ehlînin özellikle 1990larda üst seviyeye ulaşan performansıyla gelen bu unvan ezeli rakibi Zamelek karşısında elde ettiği en büyük zaferdi. İki takım arasında futbolcu transferi de neredeyse imkansız. Mısırın en başarılı futbolcusu olarak kabul edilen ve millî formayı 170 defanın üzerinde giymiş Hossam Hassan 16 yıl El-Ehlî formasını başarıyla taşıdıktan sonra 2001de şehrin karşı tarafına geçti. İlk derbi maçta Hassan maçın başlamasıyla birlikte şişe, taş, sopa ve koltuk yağmuruna tutularak eski takımının taraftar tepkisiyle karşılaştı ve bu maç yarım kaldı.
DERBİ DÜNYASI
Romanyada içişleri bakanlığının takımı Dinamo Bükreş ile Savunma Bakanlığı ve ordunun takımı Steau Bükreş arasındaki maçlar her yıl büyük bir çekişmeye sahne oluyor. Yunanistanda Olimpiyakos ile Panathinaikos arasındaki mücadele tıpkı bizdeki F.Bahçe-G.Saray rekabetini andırıyor. İtalyada siyasal ideolojiyi Lazio taşıyor. Anti-semitistlerin yuvası olan başkent ekibi, başkentin faşizm karşısında duran kulübü Roma ile her yıl pek de eğlenceli sayılmayacak bir 90 dakikaya imza atıyor.
Rusyada başkent Moskovanın ligde yedi takımı bulunuyor. Başkentteki en önemli derbi hiç kuşkusuz CSKA Moskova ile Spartak arasında oynanıyor. Dinamo Moskova KGBnin, CSKA ordunun, Lokomotif Moskova demiryollarının, Torpedo Moskova ise zil fabrikalarının desteğini arkasına almış durumda. Spartak ise bağımsız bir halk kulübü.
Birden fazla derbinin oynandığı şehirlerden biri de İngilterenin başkenti Londra. Bu şehrin en önemli maçı her yıl Arsenal ile Tottenham arasında yaşanıyor. Arjantinin başkenti Buenos Aireste de Boca-River derbisi dışında tam 12 derbi oynanıyor. Esas ilginç olan ülkenin en çok önem verilen ikinci derbisi Racing-İndependiente maçları. Zira aynı mahalleden çıkan iki takımın stadlarının birbirine uzaklığı sadece 100 metre.
BEŞİKTAŞ, NİÇİN BÜYÜK DERBİYE ORTAK DEĞİL?
İstanbulun yüz yıllık üç kulübü olmasına rağmen Türkiyede F.Bahçe-G.Saray derbisi daha ön planda. Bunda 1903te kurulan Beşiktaşın futbol takımına ancak 1911 yılında kavuşmasının etkisi var. F.Bahçe ve G.Saray ilk maçlarını 1909 yılında oynarken bu iki takım Beşiktaşla ilk defa 1924 yılında karşılaştı. Bu sebeple Beşiktaşla yapılan şehir derbileri hep ikinci planda kaldı. Bu durum Siyah-Beyazlıların taraftar sayısına da, medyada yer alma durumuna da yansıdı.
DÜNYADAKİ ŞEHİR DERBİLERİ
Boca Juniors - River Plate (Arjantin)
Fenerbahçe Galatasaray (Türkiye)
Celtic FC - Rangers FC (İskoçya)
Palmeiras Corinthians (Brezilya)
Genoa Sampdoria (İtalya)
Olympiakos Panathinaikos (Yunanistan)
Red Star Belgrad - Partizan Belgrad (Sirbistan)
Wydad Raja (Fas)
Benfica - Sporting Lizbon (Portekiz)
AS Roma - Lazio Roma (İtalya)
Barcelona SC Emelec (Ekvator)
Beşiktaş Fenerbahçe (Türkiye)
Independiente - Racing Club (Arjantin)
Penarol - Nacional Montevideo (Uruguay)
Bolivar - The Strongest (Bolivya )
Dinamo Bükreş- Steaua Bükreş (Romanya)
Al Ahly Zamalek (Mısır)
CSKA Sofya - Levski Sofya (Bulgaristan)
Sevilla FC - Betis Sevilla (İspanya)
AC Milan - Inter Milan (İtalya)
Galatasaray Beşiktaş (Türkiye)
Karşıyaka- Göztepe (Türkiye)
Aris Selanik- PAOK Selanik (Atina)
İstiklal- Perspolis (İran)
Universidad de Chile - Colo Colo (Şili)
Zeljeznicar - FK Sarajevo (Bosna-Hersek)
Rosario - Newell's Old Boys (Arjantin)
San Lorenzo Huracan (Arjantin)
Aston Villa - Birmingham City (İngiltere)
Orlando Pirates - Kaizer Chiefs (G.Afrika)
Atletico Mineiro Cruzeiro (Brezilya)
Gimnasia Estudiantes (Arjantin)
East Bengal - Mohun Bagan (Hindistan)
Sao Paulo Palmeiras (Brezilya)
Club Africain Esperance (Tunus)
West Ham United - Millwall FC (İngiltere )
Velez Mostar - Zrinjski Mostar (Bosna-Hersek)
Gremio Internacional (Brezilya)
Panathinaikos - AEK Atina (Yunanistan)
Atletico Paranaense Coritiba (Brezilya)
Alianza Lima Universitario (Peru)
Everton - Liverpool FC (İngiltere)
Arsenal - Tottenham Hotspur (İngiltere)
Ferencvaros Ujpest (Macaristan)
Flamengo Fluminense (Brezilya)
Hearts Hibernian (İskoçya)
Manchester United Man.City (İngiltere)
Bahia Vitoria (Brezilya)
AIK Stockholm - Djurgardens IF (İsveç)
Santa Fe Millonarios (Kolombiya)
Fluminense Botafogo (Brezilya)
Wisla Krakow - Cracovia Krakow (Polonya)
Atletico Madrid - Real Madrid (İspanya)
Boavista Porto (Portekiz)
America de Cali - Deportivo Cali (Kolombiya)
LKS Lodz - Widzew Lodz (Polonya)
Olimpia - Cerro Porteno (Paraguay ()
Spartak Moskova- CSKA Moskova (Rusya)
AEK Atina Olympiakos (Yunanistan)
Djurgardens IF Hammarby (İsveç)
Sheffield Wednesday - Sheffield U. (İngiltere)
Vasco da Gama Flamengo (Brezilya)
Grasshoppers - FC Zurich (İsviçre)
Juventus Torino (İtalya)
Maccabi Haifa - Hapoel Haifa (İsrail)
Botev Plovdiv - Lokomotiv Plovdiv (Bulgaristan )
Apoel Nicosia - Omonia Nicosia (Kıbrıs R.K)
IFK Goteborg - Orgryte IS (İsveç)
Rapid Wien - Austria Wien (Avusturya)
Steaua Bükreş - Rapid Bükreş (Romanya)
Lyn Valerenga (Norveç)
Hammarby - AIK Stockholm (İsveç)
Rapid Bükreş - Dinamo Bükreş (Romanya)
Sparta Prag - Slavia Prag (Çek Cum.)
Sturm Graz - Grazer AK (İsviçre)
Universidad C.- U.de Chile (Şili)
Legia Varşova- Polonia Varşova (Polonya)
FC Copenhagen - Brondby IF (Danimarka)
Saprissa Alajuelense (Kosta Rika)
Brentford FC QPRangers (İngiltere)
Dundee FC - Dundee United (İskoçya)
Germinal Beerschot R.Antwerp (Belçika)
Hapoel Tel Aviv - Maccabi T.Aviv (İsrail)
Nottingham Forest - Notts County (İngiltere)
Espanyol Barcelona (İspanya)
Feyenoord - Sparta Rotterdam (Hollanda)
Club Brugge - Cercle Brugge (Belçika)
Shamrock Rovers Bohemians (İrlanda)
Chelsea Fulham (İngiltere)
Bayern Münih - 1860 Münih (Almanya)
Dinamo Zagreb - NK Zagreb (Hırvatistan)
Vardar Skopje - Sloga J. Skopje (Makedonya)
Slovan Bratislava - Inter Bratislava (Slovakya)
FC Tokyo - Tokyo Verdy 1969 (Japonya)
Adana-Adanademir (Türkiye)
G.Birliği-Ankaragücü (Türkiye)
KOMŞU DERBİLER
Sunderland - Newcastle United (İngiltere)
Saint Etienne - Olympique Lyon (Fransa)
Liverpool FC - Manchester United (İngiltere)
Schalke 04 - Borussia Dortmund (Almanya)
Ipswich Town - Norwich City (İngiltere)
Cardiff City - Swansea City (Galler)
Southampton Portsmouth (İngiltere)
Deportivo - Celta de Vigo (İspanya)
Derby County - Nottingham Forest (İngiltere)
Sporting Braga - Vitoria Guimaraes (Portekiz)
West B.Albion - Aston Villa (İngiltere)
Blackburn Rovers - Burnley (İngiltere)
NEC Nijmegen - Vitesse Arnhem (Hollanda)
Brescia - Atalanta Bergamo (İtalya)
NAC Breda - Willem II (Hollanda)
Tenerife - Las Palmas (İspanya)
Lens Lille (Fransa)
Heerenveen Cambuur (Hollanda)
Atletic Bilbao - Real Sociedad (İspanya)
Metz - AS Nancy (Fransa)
FC Nantes - Stade Rennes (Fransa)
AS Monaco - OGC Nice (Fransa)
BÜYÜK REKABETLER
Barcelona - Real Madrid (İspanya)
Hajduk Split - Dinamo Zagreb (Hırvatistan)
Ajax Feyenoord (Hollanda)
Trabzonspor Fenerbahçe (Türkiye)
Paris St. Germain O.Marseille (Fransa)
Porto Benfica (Portekiz)
Arsenal - Manchester United (İngiltere)
Panathinaikos - PAOK Selanik (Yunanistan)
PAOK Selanik- Olympiakos (Yunanistan)
Anderlecht - Club Brugge (Belçika)
Sporting Lizbon Porto (Portekiz)
PSV Eindhoven Ajax (Hollanda)
PAOK Selanik- AEK Atina (Yunanistan)
Feyenoord - PSV Eindhoven (Hollanda)
Sydney FC - Melbourne Victory (Avustralya)
Olimpija Ljubljana - NK Maribor (Slovenya)
Kapaz Neftci (Azerbaycan)
- Forum
- Fenerbahce
- Spor yazarlar kösesi
- Fenerbahce tarihi
- Fenerbahce baskanlari
- Fenerbahce Rekorlari
- Fenerbahce Sampiyonluklari
- Fenerbahce gol krallari
- S.S.Stad'i
- Basketbol Erkekler
- Basketbol Bayanlar
- Voleybol Erkekler
- Voleybol Bayanlar
- Fenerbahce Boks
- Fenerbahce Yüzme takimi
- Fenerbahce Kürek
- Fenerbahce Atletzm
- Masa Tenisi
- Fener Yelken
- Fenerbahce Dernekleri
- Dini bilgiler
- Dini bilgiler
- Kandiller ve bayramlar
- Mezhepler
- Peygamberler
- Namaz
- Spor siirleri
- Ülkem insani
- Mahalleden
- Doganin Güzellikleri
- Dünyanin 7.Harikasi
- Kategorie 1
- Hamburg
- Erzincan depremi 1939
- Erzincanda ermeni katliami
- Terzi baba
- karikatür
- Erzincan
- Erzincanli sanatcilar ve Hamburg Erzincan
- Hamburg ve Erzincandan Tanitimlar
- Erzincanli sanatcilar
- Tiyatro ve Sinema sanatcilari
- Cayirli
- Cennetpinar
- Erzincanli gazeteciler
- Siirler Ve alt forumda Sairler
- Ünlü sairler
- Siir nasil yazilir
- Ülkeler
- Gizli Forum
- Türk Cumhuriyetleri
- Osmanli padisahlari
- M.K.Atatürk
- Sikayet bildiri forumu
- özel OLURMU olur
- özel 2
- Sözde Sike Tapeleri
- Kumpas-Komplo
Jetzt anmelden!
Jetzt registrieren!