Ârafta kalan bir Hasan Vezir

09.07.2007 19:56
avatar  saksu
#1
avatar


Anasayfa Haberler Tarih Ârafta kalan bir yıldız: Hasan Vezir
Ârafta kalan bir yıldız: Hasan Vezir
Yazar Administrator
Pazartesi, 09 Temmuz 2007
O, Trabzonspor'un son şampiyonluğunda kadrodaydı. F.Bahçe'nin 103 gol attığı sezon ise Fener'de. G.Saray'ın kaçırarak renklerine bağladığı isimdi Hasan Vezir. Ama o, bu üç takımdan hiçbiriyle özdeşleşemedi.
Türk futbolunda ârafta kalan oyunculardan biridir Hasan Vezir. Trabzonspor, F.Bahçe ve G.Saray'da top oynayıp bu camialara mal olamamak gibi bir kadere sahiptir o. Aynı zamanda memleketi Rizespor'ludur. Trabzonspor'un son şampiyonluğuna şahit olan, F.Bahçe'nin 103 gol atarak rekor kırdığı sezon Sarı-Lacivertli formayla 19 gol kaydeden, G.Saray'ın kaçırarak renklerine bağladığı ve bu trajik transfer sebebiyle futbol hayatı zehir olan Hasan Vezir, yaşadıklarını Aksiyon'la paylaştı.

1962 doğumlu Hasan Vezir'in futbol topuyla ilk tanıştığı yer Rize'nin arka sokaklarıdır. Aslında genlerinde vardır futbolcu olmak. Babası da, abisi de amatör olarak top oynadıkları için kendisine ve iki küçük kardeşine örnek olmuşlardır. Babası, 1953'te kurulan Rizespor'un ilk kadrosunda da yer almıştır. Hasan'ın küçük kardeşleri Murat ve Muharrem de futbola profesyonel düzeyde hizmet edeceklerdir. Babası Mustafa Bey'in üzerindeki emeği oldukça fazladır. Çaykur genç takımında futbola başlayan oğlunu sabah namazından sonra bal, süt ve yumurta ile besler, arkadaşlarının baba korkusundan idmana gelemediği o günlerde.

CILIZ ÇOCUĞUN YÜKSELİŞİ

Profesyonellikte ilk imzayı attığı Rize'de daha ilk sezonunda mide kanaması geçirir. Hasan'ın yanı başında yine babası vardır: "Doktor 'artık futbol oynaman mümkün değil' dedi. Babamın bir ağlaması vardı o gün, gözümün önünden gitmez. Ben yıkılmıştım. Her şeye rağmen bana en büyük desteği o verdi. Teselli etti. Annemle birlikte 6 ay çok iyi baktılar. Anzer balı yedirdiler devamlı. 6 ay sonra Ankara'ya bir doktora gittim. Müjdeli haberi verdi. Futbola dönebilecektim."

Hasan, çocukluk yıllarında cılız; hatta kısa boyludur. İlk kez gittiği Rize'nin altyapı seçmelerine bu yüzden seçilemez. Ama 6 ay sonra Cevat Öztürk adlı Rize'nin altyapı hocası, onu katıldığı mahalle turnuvasında bu defa beğenir ve takımına alır. Amacı futbola başladığı At Meydanı'nda konuşulan gençlerden biri olmaktır. Rizespor'un İkinci lig'e düştüğü 1981'de ise A takımdadır: "Küme düşen takımdan 6 oyuncuyu üç büyükler aldı. Onlar gidince altyapıdaki bizlere gün doğdu. Benle beraber 11 arkadaşım A takıma yükseldi."

Artık kadronun değişmez elemanıdır. Onun performansı Trabzonspor'un hocası A.Suat Özyazıcı'nın kulağına gider. Suat hoca 'bir görelim bakalım nasıl futbolcu' diyerek Rize ile bir hazırlık maçı ayarlar. Trabzon'un fırtına olduğu zamanlardır. Maçı Rize 1-0 kazanır. Hasan iyi oynar. Ama Ahmet hoca tam ikna olmaz. Aradan birkaç ay daha geçer. Bir hazırlık maçı daha ayarlanır. Ancak Rize'nin hocası, Hasan'ı önemli bir lig maçı olduğu için yedek kulübesine oturtur. Devre arası Ahmet Suat hocanın ricasıyla Hasan oyuna dâhil olur. Ortaya koyduğu futbolla Suat hocanın kafasındaki kuşkuları giderir. Ve sezon sonu Trabzonspor'un yolunu tutar.

MESUT YILMAZ DEVREYE GİRİNCE…

Hasan'ın Trabzon'a gittiği yıl, takımın son şampiyonluğunu kazandığı 1983-84 sezonudur. İlk yarı takımın değişmez oyuncusu olan Hasan, ikinci yarı yine mide kanaması geçirir. Son iki ay forma giyemez. O ameliyat, Trabzon şampiyon olur. Trabzonspor'un son şampiyonluğunun tanıklarından Hasan Vezir'in o günlere dair anlatacağı çok şey var: "Takımda hiç yabancı yoktu. Bırakın yabancıyı bölgenin dışından bir tek İskender abi vardı. O da herkesten çok Trabzonluydu. Arkadaşlık bağları çok kuvvetliydi. Beni de hemen aralarına aldılar zaten. Öyle kampa falan girmezdik. Yemeği yerdik, maça çıkardık. Kendimize güvenimiz tamdı."

Trabzonspor'da 4 sene kalır. Ona göre, Bordo-Mavili ekibin sonraki yıllarda başarısını sürdürememesi dışa açılmasından kaynaklanıyor. "Bir sürü hoca geldi gitti. İlk Sunderman'ı aldılar. Sonra futbolcu Groh'u. Sunderman aslında iyi hocaydı. İyi oynuyorduk; ama skora yansımadı. Groh da basit oynayan; ama verimli bir oyuncuydu. Bugün her takımda ön libero oynar. Taraftarımız onda yıldız özellikleri aradı. Bulamayınca da sevemedi. Sonra Trabzon'a bir Ahmet Suat hoca, bir Özkan Sümer teknik direktör oldu. İstikrar elden gitti. Yanlış transferler yapıldı. Bu bugün bile sürüyor. Mesela Marcelinho ve Musamba bu takımın oyuncuları değil. Buraların iklim şartlarına göre oyuncular alınmalı."

O yıllar sözleşmeler iki yıllıktı. Hasan'ın ikinci sezonunda talipleri çoktu. Ancak Trabzon onu bırakmayacaktı. Hatta bonservisi için 100 milyon lira gibi rekor bir fiyat biçilmişti. İki sene bittikten sonra ise ayrılık vakti gelmişti. O sıra Rizespor da Birinci lig'e çıkmıştı. Hasan'ı çok istiyorlardı. Ama başta Beşiktaş olmak üzere İstanbul takımları da onun peşindeydi: "Seçim dönemiydi. Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz Rize'nin başkanıydı. Beni istiyordu. Mesut Bey de ANAP'tan milletvekili adayıydı. Ben İstanbul'u kafama koymuştum. Trabzon ise tepki olur diye bırakmak istemiyordu. Kulüp Başkanı rahmetli Mazhar Afacan, Rize'ye giderek babama 'Hacı, oğlunu İstanbul'a gönderirsek zor duruma düşeriz.' dedi. Babam da ona 'Oraya gitmez, memleketine gelir.' diye cevap verdi. Ben o sırada karayoluyla İstanbul yolundayım. Üç büyüklerden biriyle anlaşacağım. Ama Ordu'da bir arkadaşın dinlenme tesislerine uğruyoruz. O arkadaş Mesut Yılmaz'ı arıyor. 'Hasan İstanbul'a gidiyor, Beşiktaş'a imza atabilir' diye. Mesut Bey 'gönderme' diyor. Öylece Rize'ye dönüyorum. Ve Rize'yle anlaşıyorum. Üstelik çok az paraya."

Trabzon gibi bir takımdan Rize'ye dönmek duygusal bir imzaydı Hasan için. Bugün bu kararına şaşırıyor. 2 yıllık anlaşma yaptığı Rize'de ilk sene zar zor ligde kalıyorlar. Hatta son haftalara doğru Sakarya ile oynadıkları maçı unutamıyor. Sakaryaspor'da Oğuz, Aykut, kaleci Engin vardı: "Türkiye Kupası'nı almışlardı. Deplasmandaydık. Sondan ikinci haftaydı, yenmemiz gerekiyor, yoksa düşeceğiz. İlk yarı 1-1 bitti. Bizim takımın golünü ben attım. Devre arası yalvarıyoruz onlara; ne olur oynamayın diye. Ama dinlemiyorlar. İkinci yarı başlıyor, 3-1 öne geçiyorlar. Bizim takımda kardeşim Muharrem de var. Stoper oynuyor. Ben kendisini forvete yanıma çağırıyorum. Çünkü o daha önce santrfor da oynamıştı. Forveti üçlüyoruz. Zaten yenilince düşeceğiz. Hocamız Alman'dı. O sırada yedek kulübesinden bağırıyor. 'Muharrem nayn, Muharrem nayn' diye. Ben kenara giderek hocaya, 'Ne naynı hoca küme düşüyoruz.' diye çıkıştım. Muharrem son 20 dakikada üç gol attı ve maçı 4-3 kazandık. Maçtan sonra tüm takım Muharrem'in üzerindeydi. Son hafta Bursa'yı yenerek ligde kaldık."

VESELİNOVİÇ HASAN'I İSTİYOR

Hasan Vezir'in ikinci sezonunda Rize ilk hafta içeride F.Bahçe ile oynuyor. İlk yarı 0-0 biter. İkinci yarı Aykut oyuna dâhil olur ve 4 gol atar. Maçı F.Bahçe 5-0 kazanır. F.Bahçe'nin hocası Veselinoviç ise bu maçta ilk defa gördüğü Hasan'ın alınması için yönetime talimat verir. Rize sonraki maçlarında deplasmanda Bursa'yı 2-1, içeride de Altay'ı 2-0 yener. Gollerin hepsini de Hasan atar. F.Bahçe'nin Hasan'ı alma arzusu daha da depreşir. O sezonun 7. haftası bu transfer gerçekleşir. Rizespor Hasan'ı; Orhan, Önder, İskender, Bilal ve bir miktar para karşılığında F.Bahçe'ye satmaya razı olur. Daha takımla hiç antrenmana çıkmadan kampa dâhil olan Hasan, Karşıyaka deplasmanında 70 dakika sahada kalır. Hayatında ilk kez 70 bin kişinin huzurunda futbol oynadığı için oldukça heyecanlıdır. Bu ilk maçında F.Bahçe sahadan 2-1 galip ayrılır. F.Bahçe formasıyla ilk golünü ise bir hafta sonra Sakarya'ya karşı kaydeder.

O sene F.Bahçe 103 gol atarak tüm sezonların gol rekorunu kırar. Hasan'ın kaydettiği gol sayısı da 19'dur. Trabzon'un son şampiyonluğunda bulunan Hasan, bu tarihî kadro içinde yer alarak iyice ayrıcalıklı futbolcu olmayı başarır. O sezon G.Saray ile oynanan ve 4-3 kazanılan tarihî Türkiye Kupası maçının başrolünde de o vardır: "İlk maç Kadıköy'de 2-2 bitmişti. Ali Sami Yen'de ise devreyi 3-0 yenik kapattık. Ama iyi oynuyorduk. Onlar farktan sonra ise şov yapmaya başlamışlardı. İkinci yarı Veselinoviç bize 'Moralinizi bozmayın. İlk 5-10 dakika içinde bir gol bulursak bu maçı çeviririz.' dedi. Orta sahada oynayan Oğuz'u çıkardı. Şenol'u soktu. Müjdat'ı da orta sahaya çekti. İkinci yarının başında Aykut'la bir gol bulduk. Sonra ben arka arkaya 3 tane attım ve maçı 4-3 kazandık."

ERGUN GÜRSOY: SENİ KAÇIRIYORUZ

F.Bahçe, Türkiye Kupası'nda finale yükselir. Ligde de şampiyonluk ilan edilir. Ve artık yeni sezon için futbolcularla görüşmeler başlar. Hasan da görüşülecek oyunculardan biridir. Çünkü anlaşması tek yıllıktır. G.Saray bu durumu bildiği için Hasan'a transfer teklifinde bulunur. O ise 'önce kulübümle görüşeyim' diyerek bu teklifi o an için rafa kaldırır. F.Bahçe Oğuz, Aykut ve Rıdvan'a 850 milyon lira veriyordur. F.Bahçe'de 35 milyona oynayan Hasan'a ise 550 milyon lira teklif edilir. Haliyle Hasan bu paraya itiraz eder: "Nişanlanmıştım. Düğün yapacak, ev alacaktım. Üstelik çok iyi bir sezon geçirmiştim. Artı G.Saray bana 1 milyarın üzerinde para öneriyordu. G.Saray Adası'nda da düğünümü yapacaklardı. Transfer görüşmelerini Metin (Aşık) abiyle yapıyorduk. Ona bunları anlattım. Sonra da 750 milyon lira istedim. Çünkü F.Bahçe'de devam etmek arzusundaydım."

Metin Aşık, Hasan'ı dinledikten sonra 650'ye çıkar. Ama o görüşmeden netice alınamaz. Bir sonraki buluşmada ise Metin Aşık, Hasan'a 'kararını verdin mi?' diye sorar. Hasan 'kararımı daha önce size söyledim.' diye cevap verir. Metin Aşık da 'Kim sana daha fazlasını veriyorsa oraya git.' diyerek görüşmeyi sona erdirir: "Bunu niye söyledi bilmiyorum. Belki benim gitmeyeceğimi düşündü. 'Siz bilirsiniz' diyerek yazıhaneden çıktım. Bir gün sonra Ergun Gürsoy ve Yurdaşen Karahasan ağabeyler bana haber gönderdi. 'Seni bekliyoruz' diye. Onlarla Küçükyalı'da buluştuk. Yanımda abim de var. Ona, 'sen buradan ayrıl, biz Hasan'ı eve bırakırız.' diyorlar. Bursa'ya doğru yola çıkıyoruz. Orada Özhan Canaydın'ın tekstil fabrikası vardı. Oraya gidiyoruz. 'Ergun abi' diyorum, 'Ne yapıyoruz? Benim kupa maçım var'. 'Yok bir şey olmaz.' diyor. 'Seni kaçırıyoruz biz. Artık dönüşü yok bunun.' Bursa'ya uğradık, oradan da Fethiye'ye tatil köyüne gittik."

İŞKENCE HAYATI

Beşiktaş ile yapılacak finalin ikinci maçında Hasan oynayamaz. Dahası, maçtan üç gün sonra düğünü de vardır. Hasan, Ergun Gürsoy'a 'Abi izin verin maçta oynayayım.' dese de Gürsoy, her defasında 'Bir şey olmaz. Seni gönderirsek bu transfer yatabilir.' diyerek Hasan'ı ikna eder. Daha sonra başına geleceklerden habersiz tatil köyünde beklemeye başlar. Ertesi gün sarsılır. Gazeteler Hasan'ı 'hain'likle suçlayan başlıklar atmıştır çünkü. Bazıları 'kaçırıldığını' yazar: "Sıkıntıdan dudaklarım yara oldu. Üç gün Fethiye'de kaldım. İnsan düşünemiyor. Böyle olacağını bilemiyorsun. Sonuçta imzayı attım. Ama ondan sonra büyük sıkıntılar beraberinde geldi."

Sokağa çıkamaz Hasan. Bu imza öyle bir gün, iki gün değil neredeyse 3-4 sene sürecek bir işkencenin başlangıcıdır onun için. G.Saray'da 2 sene, sonra gittiği Bakırköy'de de 2 sene oynayacaktır. Ve her maçta ona tepki olacak, F.Bahçe seyircisi takım hangi rakiple oynarsa oynasın Hasan'a olumsuz tezahürat yapacaktır. Çünkü F.Bahçe taraftarı Hasan'ı çok sevmiştir ve bu sevgi büyük bir nefrete dönüşmüştür. İmzadan hemen sonra G.Saray Adası'nda gerçekleşen düğününde başlar tacizler. Adanın etrafında tekne kiralayarak tur atan F.Bahçe taraftarları, tezahüratlar yaparak Hasan'a sözlü sataşmalarda bulunur. Düğününe eski takımdan hiçbir arkadaşı gelmez. Hatta Rizeli olan Hakan Tecimer bile: "Çekindiler belki. F.Bahçe ile oynadığımız ilk maçta da F.Bahçeli arkadaşlarım bana 'merhaba' bile demedi. Tribünler o maçta 'Hasan'a merhaba diyen bizden değildir' şeklinde tezahürat yaptı. Kimse selam dahi vermedi. Dostluklarımız da eskisi gibi olmadı ilk başlarda. Çok sonraları F.Bahçeli futbolcular benimle konuşmaya başladı."

Ama asıl olay G.Saray'ın F.Bahçe'yi son dakikada Hasan'ın attığı golle 1-0 yendiği maçtan sonra yaşanır. Hasan o sırada Kozyatağı'nda oturmaktadır. Eşiyle akşam yemeğine çıkar. Eve döndüğünde karşısında kapıcının eşini ağlamaklı halde bulur. 15-20 tane F.Bahçe taraftarı siteye gelmiş, Hasan'ı aramış, 'Hasan evde yok' diyen kapıcıya inanmamış, kapıcıyı önce dövmüş sonra da falçatayla yaralayarak yakındaki konteynırın içine atmışlar. Bu olay Hasan'ı çok üzer; ama yapacak bir şey yoktur artık. Neyse ki kapıcı İrfan'a bir şey olmaz. Bu sıkıntılı günlerinde G.Saray Hasan'a sahip çıkar; lakin yine de mevcut durum Hasan'ın performansına olumsuz yansır. Zaten lig başında 3 maç ceza almıştır sezon bitmeden imza attığı için. Lig sonu geldiğinde ise G.Saray forması altında sadece 13 gol atar: "Yaşadığım sıkıntıları hiçbir futbolcu yaşamamıştır Türkiye'de. Sokağa çıkamıyordum. İdmandan eve, evden idmana. Florya'ya da taşınamadım bir türlü."

DENİZLİ, HASAN'A FORMA VERMİYOR

İlk sene biter. G.Saray'daki ikinci senesinde takımın başına Mustafa Denizli gelir. Denizli, Hasan'ın F.Bahçe'de oynarken 3 gol attığı 4-3'lük maçta da G.Saray'ın hocasıydı. Denizli, Hasan'a pek forma vermez. Hasan bunu 'Belki o maçtan dolayı bana bir takıntısı olabilir.' şeklinde açıklıyor. Bir de kendisini transfer eden yönetimin yerine yeni yönetimin gelmesine bağlıyor. G.Saray taraftarı ise Hasan'ın gönderilmesini istemez. Ancak Alp Yalman yönetimi Hasan'la anlaşmaya yanaşmaz ve Hasan soluğu Bakırköy'de alır.

Orada da F.Bahçe taraftarlarının tepkisi sürer. Ciddi bir sakatlık geçirir. Menisküs ameliyatı olur. 'Bu saatten sonra nereye gideceğim' diyerek tedavisini ihmal eder. Tam iyileşmeden tekrar sahalara döner; ama eski performansını gösteremez. Haliyle Bakırköy'den ayrılır ve İkinci lig'de şampiyonluğu hedefleyen Karabük'ün yolunu tutar. Orada şampiyonluk yaşar ve takımın 1. lig'e çıkmasında başrol oynar. Derken Adana'ya transfer olur. Sonra Kartal'a gelir ve burada futbolu sessiz sedasız bırakır.

Futbolu bıraktıktan sonra meşin yuvarlağın yerini hiçbir şeyin alamadığını görür Hasan Vezir. İş hayatına atılır. Rize'de bir butiği vardır; ama çok uzun sürmeden orasını devreder. Sonra peyzaj firması kurar. Bu işte de zarar eder. Bu iki başarısız iş deneyiminden sonra antrenörlük yapması gerektiğini anlar.

TAKIMLARIN ASANSÖRÜ GİBİYDİ

Antrenörlük hayatına da ilk Karabük'te başlar. Orada oynadığı dönem çok iyi intibalar bıraktığı için Osman Nuri Bal adındaki yönetici kendisine takımı emanet eder. Sonuncu sırada aldığı Karabük'ü ilk 5'in içine sokar. İkinci sezon 11 hafta namağlup gider, takımı ilk sıradadır; ancak yönetim değişikliğinden sonra yaşadığı birkaç problem sebebiyle Karabük'ten ayrılır.

Yeni takımı 3.ig'deki Çorluspor'dur. Hasan burada ilk şampiyonluk deneyimini yaşar. Beklentileri artar. Çorlu'yu şampiyon yaptıktan sonra daha büyük takımlar alabilir miyim diye bekler. Hatta bazı teklifleri beğenmez; ama arzuladığı teklifi de almadığı için devre arasında Kasımpaşa'nın yolunu tutar. Orada 4 aylık bir macera yaşar. Kasımpaşa'yı bıraktıktan sonra Pazarspor'a gider. Bu takımı da üçten ikiye çıkartır. İkinci lig'de ise maddi imkansızlıklar sebebiyle başarılı olabilecek bir ekip kuramaz. Ve devre arası takımdan ayrılır. Kısa bir süre boşta bekleyen Hasan Vezir, bu sene devre arasında Kastamonu'nun başına getirilir: "İyi bir teklif vardı. Burada hedefler büyük. Ligde orta sıralardayız. İlk hedefimiz play-offlara katılmaktı."

Vezir'in bugün en çok yakındığı durum hiçbir camianın adamı olamaması: "Ayrı ayrı kulüplerde top oynadığım için hiçbir taraftanım. Bir takımda kaldığın zaman oranın adamı oluyorsun. Ben şu an hocalık yapıyorum. Lobim olsaydı şu an Birinci Lig'de takım çalıştırıyor olurdum. Yaptığım işler ortada. Başarılarım ortada. Trabzon'da top oynadım; ama oraya mal olamadım. Fener'e gittim; Fener'e mal olamadım. G.Saray'a gittim, oranın da adamı olamadım."

Bir yere ait olmamanın sıkıntılarını yaşayan Hasan pişman. "Bilseydim büyüklerden birinde oynar ve orada bırakırdım. Büyük takımda oynayıp futbolu bırakan arkadaşlarım var. Hepsi bir yerlere geliyor. Mesela, F.Bahçeli Rıdvan deniyor. Ama bana ne Trabzonlu Hasan, ne Fenerli Hasan ne de G.Saraylı Hasan deniyor." Peki Hasan'a memleketi Rize sahip çıkmış mıydı? "Maalesef. Sahip çıkmaları lazımdı. Bana şans verselerdi kimse abesle karşılamazdı. Bugün faal olarak çalışan ve bu kadar kariyer yapan Rizeli antrenör bir tek ben varım. Beni sahiplenmeliydiler. Bir sürü hoca çalıştı orada. Ama bana sen bizim evladımızsın diyen olmadı."

Pişmanlıkları var Hasan'ın; ama geçmişe dönüp baktığında sadece F.Bahçe'den G.Saray'a gittiğinde o son Beşiktaş maçını oynamamasını büyük bir hata olarak görüyor: "Bana zararı oldu, Fenerbahçe'ye zararı oldu. Benim gibi bir santrfor bulamadılar. Benden sonra Nielsen'i 2 milyara mal ettiler. Bana 750 milyonu çok gördüler."



 Antworten

 Beitrag melden
Bereits Mitglied?
Jetzt anmelden!
Mitglied werden?
Jetzt registrieren!