Ercan GüvenTers Köşe
eguven@milliyet.com.trFenerbahçe ve Galatasaray fotoğrafı

Fenerbahçe’nin “1 milyon üye” projesini, “kulübe kaynak yaratmak girişimi” gibi hesap kitap meselesine indirgeyip, olaya at gözlüğü ile bakanlar, bu “masum” projenin Galatasaray’ın dibe vuruş sürecini nasıl tetikleyeceğini asla kavrayamayacaklar.
Elbette sayın Aziz Yıldırım “kulübün bütçesini 1 milyara çıkartmak” şeklinde gerekçelendirecek bu planını...
Akıllı adam.
Biliyor bu devirde tek kutsalın “kazanç” kaldığını...
Gelir gerekçesini öne çıkarıyor.
Ne desin yani; “sıçramaya ayak uyduramayacak rakipleri bitirme operasyonu” mu?
Lakin ilahi bir tesadüf neticesinde “1 milyon üye” projesiyle Galatasaray’ın “seçim serüveni” örtüşünce, “Fenerbahçe ve rakipleri arasındaki” makasın iriliği ve keskinliği kan çıkmadan ortaya çıkıyor.
***
Bir yanda, kulübü parti örgütlenmesi çağdaşlığına, halkçılığına, çoksesliliğine ve demokratlığına taşıyıp, kitlelerin seçeceği delegeler ve onların seçeceği yönetim kurullarına teslim edecek Fenerbahçe...
Öte yanda, lise yıllarının haşarılıklarını, kaprislerini, egoistliklerini “dev bir oyuncak” haline gelen dev gibi kulübün seçim düzleminde tekrarlamaya çalışan “yaşlı çocukların” mülkiyetindeki Galatasaray...
Biri diyor ki, “Ey Fenerbahçeli, paranı da al gel kulübü yönet”.
Diğeri diyor ki, “Ey Galatasaraylı, burası Lise’nin malı, sen bu işe karışma”.
Ne yapacak Lise’ye sığmayan Galatasaray kalabalıkları?
Sarı-kırmızı aristokrasinin tayin edeceği “kralını” bekleyecek ve ona “kulluk” edecek!
21. yüzyılda büyük cesaret ve başarıdır Galatasaray Liseliler’in yaptığı.
***
“Seçimin sadece makyajlı haline bakmayalım, yatak odasına da dalalım” dedim. Demez olaydım!
İlmik ilmik “entrika”...
Adaylar, yakın çevreleri ve kulistekiler, kimseye sırtını dönmemek için geri geri yürümek zorunda.
Diyelim ki bizi de “yedi” birileri. Dostluk gırtlağa kadar. Seçim süreci gül gibi... Galatasaray “voltran” misali birleşti, tek vücut seçimlere gidecek ve çok değerli bir başkan seçecek.
Bitti mi dertleri?
Hayır... Asla...
Parayla, pulla, statla halledilemeyecek “dağ gibi” bir problem duracak karşılarında:
“Fenerbahçe modeli”.
***
Unutmayın, halk hareketleri bulaşıcıdır.
Hele komşudaysa, etkilenmek kaçınılmazdır.
Farkındalar mı sizce?
Bakın seçimdeki gelişmelere, siz yanıtlayın.
En az üç başkan sonra akıl edecekler kitleleri dışlayarak oluşturulan yönetimlerin kitlelerden güç alamayacağını. Üç başkan sonra “Fenerbahçe modeli”ni kopyalamaya çalışacaklar ama geç olacak.
Bakın, en çok tepki alan yazılarımdan biri geçenlerdeki “1,5 takıma doğru gidiş tehlikesi”ydi.
“Futbolumuz 2,5 takım” diyorlardı, ama 1,5’a doğru gidebilirdi!
Sadece “tehlikeden” bahsetmiştim. “Hakaret” olarak algılayanlar, yazının anlamını kavrayanlardan çoktu. Aynı kalabalıklar kendilerine figüran olarak davrananlara kızmıyorlar, hırslarını “Dikkat tehlike geliyor” diyenden alıyorlar.
İnsana “Herkes layık olduğu şekilde yönetilir” özdeyişini hatırlatıyorlar.
Şimdi soru şu:
Fenerbahçe dışındaki kulüpler de daha çağdaş yönetimlere layık değiller mi?